Meme Kanserine Bağlı Lenfödemin Ölçülmesi

Irem YILMAZ April 2023

Meme kanserine bağlı lenfödem nedir?
 

Meme kanseri ile ilişkili lenfödem, meme kanseri tedavisinin aynı tarafında el, üst ekstremite, meme ve/veya gövde dokularında kronik bir hücre dışı sıvı birikimi anlamına gelir. Meme kanseri ile ilişkili lenfödem, meme kanseri için yapılan cerrahi ve radyoterapötik tedavinin neden olduğu lenfatik sistemin bozulmasının yanı sıra bazı kemoterapi türlerinin neden olduğu artan hücre dışı sıvıdan kaynaklanan, etkilenen vücut bölgesinin ilerleyici bir şişmesi olarak kendini gösterir. Meme kanserine bağlı lenfödem insidansı, çeşitli nedenlerle belirsizdir. Literatürde kullanılan ölçüm araçları ve tanı yöntemleri ile meme kanseri tedavi protokollerindeki değişikliklerle birlikte, kol lenfödem insidansının aksiller lenf nodu diseksiyonu sonrası yaklaşık %20 ve sentinel lenf nodu biyopsisi sonrası yaklaşık %5 olduğu genel olarak kabul edilmektedir.

Meme kanserine bağlı lenfödemin etyolojisi

Lenfatik sistemin birincil görevi dokulardaki sıvı dengesini yüzeysel ve derin lenfatik damarlarla sağlamaktır. Meme kanseri tedavisinde lenf nodüllerini kapsayan cerrahi müdahale ve radyoterapi lenfatik sistemin taşıma kapasitesini düşürür. Bu, dokularda daha fazla hücre dışı sıvı birikmesine ve şişmeye neden olur. Hastaların çoğunda meme kanseri ameliyatından sonraki ilk 2 yıl içinde lenfödem gelişirken diğerlerinde ise lenfatik yükün arttığı aktiviteler ve durumlarda görülebilmektedir.

Lenfödem; artan uzuv boyutu ile ilişkilendirilirken, aynı zamanda cilt dokusunda değişiklikler, anormal yağ birikimi ve dokuda fibröz birikimi ile sonuçlanan aşamalardan geçer. Bu durumun karmaşıklığı; tarama, teşhis ve gözlem sırasında uzvun dikkatli bir şekilde ölçülmesini ve değerlendirilmesini gerektirir. 

Bu çalışma kolda meme kanseri ile ilişkili lenfödem için klinik olarak en sık kullanılan ölçüm yöntemlerini özetlemekte, her bir ölçüm yöntemi için kullanılan protokollere, yöntemin avantaj ve dezavantajlarına değinilmiştir. Görüntülemeye dayalı değerlendirmeler objektif olmadığından ele alınmamıştır.

 

LENFÖDEM HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ ALMAK İSTER MİYDİNİZ? BURAYA TIKLAYARAK LENFÖDEM GERÇEKLERİ HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZİ ÖĞRENİN!

 

Çevre Ölçümleri

Çevre ölçümleri, lenfödem olan veya lenfödem riski taşıyan uzuvlardaki değişiklikleri ölçmek ve izlemek için klinik olarak en çok kullanılan yöntem olarak bildirilmiştir. Bu yöntem, düşük gerilimli bir şerit metre ile uzvun çevresinin ölçülmesini içerir. Ölçümlerin parmak uçları veya ulnar stiloid gibi standart bir konumdan başlayarak düzenli aralıklarla veya anatomik işaret noktalarından çeşitli farklı mesafelerde gerçekleştirilmesi dahil olmak üzere farklı protokolleri mevcuttur. Başlangıç noktasından itibaren ilerletilecek aralık konusunda fikir birliğine varılamamıştır, 4, 5 ve 10 santimetre aralıklar kullanılmaktadır. 10 cm. aralıklı ölçümün hem kısa sürmesi hem de 4 ve 5 cm. ölçümleriyle bulunan değerlere eş değerleri verdiği görülmüştür. Bulunan değerler, kesik koni veya silindir şekilleri için geometrik formüllerle uzuv hacmi mutlak hale getirilebilir ve fakat yapılan araştırmalar; formülle hesaplanan hacmin, diğer ölçümlere kıyasla uzuv hacmini olduğundan fazla tahmin edebileceğini göstermiştir.

 

 

A close-up of a person s legs

Description automatically generated with medium confidence

 

Çevre Ölçümünü Avantajları

Ekipman sadece düşük gerilimli şerit metredir, ekipman maaliyeti düşüktür.

Klinik güvenilirliği yüksektir.

Ödemin fazla olduğu bölgeler tespit edilebilir.

Hasta ve danışanlar, arkadaş veya aile üyelerinin yardımıyla kendi çevre ölçümlerini doğru bir şekilde yapabilirler, klinik randevuların yüz yüze yapılmadığı durumlarda yararlı olabilir.

Çevre Ölçümlerinin Dezavantajları

Bu ölçümler için çok yüksek bir güvenilirlik bulunurken, protokollere uyulmazsa bu azalabilir. Örneğin, şerit metreye uygulanan gerilim miktarındaki farklılıklar, özellikle yumuşak şişliği olan bir kolda, ölçülen çevreyi büyük ölçüde değiştirebilir. Bununla birlikte hem eğitim hem de klinisyen deneyimi güvenilirliği artırır.

Çevre ölçümünün kaydedilmesi ve özellikle hacimlere dönüştürülmesi, yoğun klinisyenler için külfetli olabilir. 

Ölçüm protokollerinin aralığı, çalışmalar arasında ve klinisyenler arasında sonuçları karşılaştırmada güçlüklere yol açar.

Tüm Uzuv Hacim Ölçümü

Tüm uzuv hacmi ölçümleri, çevre ölçümlerine benzer şekilde uzvun genel boyutunda meydana gelen değişiklikleri değerlendirmeyi sağlar. Bu ölçümler için iki temel yöntem kullanılır: suyun yer değiştirmesi ve optik hacim (perometre). Su yer değiştirme değerlendirmeleri, uzvun suyla dolu bir kaba daldırılmasını içerir; kabın içinde veya dışında yer değiştiren su, uzvun hacmine eşittir. Optik hacim ölçümünde ise uzvun çevresi ışık kullanılarak küçük aralıklarla ölçülür ve daha sonra bu, belirli algoritmalar kullanılarak bir hacme dönüştürülür. Perometer® en sık rapor edilen optik hacim ölçme aracıdır.

Tüm Uzuv Hacim Ölçümünün Avantajları

Suyun yer değiştirmesi ölçümünde kol gibi düzensiz şekilli nesnelerin hacmi ölçülebilmektedir.

Optik ölçümün avantajı hızlı kullanım ve dikkatli konumlandırma yapılırsa oldukça güvenilir olmasıdır.

Tüm Uzuv Hacim Ölçümünün Dezavantajları

Suyun yer değiştirmesi ölçümünde büyük su kaplarının taşınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra enfeksiyon riski bulunmaktadır. 

Optik volümetrenin dezavantajı ise özel ekipman gerektirmesi, bu ekipman için uygun ortamın olması gerekliliği ve ekipmanın maliyetli olmasıdır.

 

Biyoimpedans spektroskopisi

Biyoimpedans spektroskopisi (BIS), 1990 ların başında bu amaçla kullanılması önerilmiş olmasına rağmen, bazıları tarafından hala lenfödem ölçümünde daha yeni bir araç olarak kabul edilmektedir.

Biyoimpedans, ağırlıklı olarak lenfödem taraması ve erken saptanması alanında kabul görmüştür. BIS, dokulardan geçen zararsız ve düşük seviyeli bir akımın karşılaştığı empedansın ölçülmesi yoluyla vücut bölgesindeki ekstraselüler sıvının hacmini ölçer. Ölçümü tamamlamak için, segmentin her iki ucuna elektrotlar yerleştirilir veya eller ve ayaklar elektrot plakalarının üzerine yerleştirilir. Elde edilen değer uzuvlar arası oranı rapor eder ve kullanılan ekipmana bağlı bir skora dönüştürür (L-Dex).

Biyoimpedans Spektroskopisi Avantajları

Klinik ölçüm çalışmalarından elde edilen kanıtlar, BIS ölçümlerinin iyi ile mükemmel arası güvenilirliğe sahip olduğunu ve araç lenfödemli uzuvları ölçmek için kullanıldığında, olmayanlara göre daha yüksek güvenilirliğe sahip olduğunu göstermektedir. 

Ekstraselüler sıvının direkt ölçümünü sağlar ve bu sayede küçük değişimleri saptayabilir.

Ölçümün yapılması hızlıdır.

En sık kullanılan biyoimpedans araçları için tarama ve normatif uzuv değerler için eşikler belirlenmiştir ve yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ekipman kolayca taşınabilir.

Biyoimpedans Spektroskopisi Dezavantajları

Ekipman maliyetlidir.

Kullanımını destekleyen artan kanıtlar olmasına rağmen, yağlı doku ve fibrözün bulunduğu uzuvların ölçümü için faydası belirsizdir.

Kalp pili olan kişilerde kullanımı uygunsuzdur.

Tüm çalışmalarda yüksek özgüllüğe sahip olduğu bulunurken, duyarlılığın daha değişken olduğu bulunmuştur. Bu, BIS in karşılaştırıldığı referans standartlarının çeşitliliğinden kaynaklanıyor olabilir, daha fazla araştırma gerektirir.


 

Doku Dielektrik Sabiti Değerlendirmesi

Doku dielektrik sabiti (TDC), dokuların altında bulunan su miktarının bir ölçümüdür. Ultra yüksek frekanslı elektromanyetik dalgaları dikey olarak dokulara ileten prob benzeri bir cihaz kullanılarak değerlendirilir. BIS’in aksine uzvu uzunlamasına değil uzva dikey şekilde; yapılan ölçümlerin sayısı ve konumunda değişkenlik göstererek genellikle kol boyunca birden çok konumda ölçülür. Klinik çalışmalardan elde edilen kanıtlar, bu yöntemin araştırmalar ve ölçüm konumları arasında orta ile mükemmel arasında değişen oldukça değişken güvenilirliğe sahip olduğunu göstermektedir.

 

 

 

 

Doku Dielektrik Sabiti Değerlendirmesi Avantajları

Değerlendirme direkt olarak istenen uzuv seviyesinde yapılabilir.

Ekipman küçük ve taşınabilir.

Kullanımı hızlı ve kolaydır, sonuçlar anında görülebilir.

Bulunan değerler normatif değerler ile kıyaslanabilir.


 

Doku Dielektrik Sabiti Değerlendirmesi Dezavantajları

Hatalı ölçümün önüne geçebilmek için bir noktada 2-3 ölçüm yapılması önerilir.

Bu değerlendirme dokuya yakın mesafedeki sıvıyı ölçebilir, bu nedenle lenfödemin sebep olduğu deri kalınlaşması durumunda ölçüm başarısız olabilir.


 

Klinik Çıkarım

Gelişen kanser saptama ve tedavi yöntemleri sayesinde kanserden sağ kalımın artmasıyla hem meme kanseriyle ilişkili lenfödem hem de diğer kanserle ilişkili lenfödemler için risk altındaki hastaların sayısı artmaya devam etmektedir.

Lenfödem hastalarında tanı koymak için çoklu ölçüm yöntemlerini hasta öyküsü, semptomlar, hasta bildirimleri ve özellikle uzvun palpasyonu olmak üzere klinik bir değerlendirme ile birleştirdiği klinik uygulamada değerlendirmeye yönelik daha bütüncül bir yaklaşım üstlenilir.

Yukarda bahsedilen değerlendirme yöntemlerinden kliniklerde sıklıkla kullanılırken dikkat edilmesi gereken şeyin kullanılan yöntemin avantaj ve dezavantajları olduğunu düşünmekteyim. 

Lenfödemin tek taraflı görülmesinden kaynaklı, değerlendirmeler sıklıkla diğer taraf ekstremiteyle karşılaştırmayı içerir. Fakat nadir de olsa iki taraf etkilenimi de görülmektedir. Biyoimpedans spektroskopisi ve doku dielektrik sabiti değerlendirmeleri normatif değerler ile kıyaslanabildiğinden bu hastalarda kullanılabilir.

 

Hazırlayan: Fzt. İrem Yılmaz

Dylke, E. (2022). Measurement of breast cancer-related lymphoedema. Journal of Physiotherapy68(4), 238-243.

Daha Fazla Oku: Meme Kanseri ile İlişkili Lenfödem Tedavisi: Ayarlanabilir Kompresyon Sargısı ile Dekonjestif Progresif Direnç Egzersizi

 

Paylaş:

Yorumlar (0)

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış.

bu içerikleri beğeneceğinizi düşünüyoruz

Campus Online Kariyer Rehberi

Fizyodemi

Daha fazla benzer içerikten haberdar olmak için abone olun

Size özel bir deneyim sunmak için yasal düzenlemelere uygun çerezler(cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgiye Gizlilik ve Çerez Politikası sayfamızdan erişebilirsiniz.