No products in the cart.
Ortopedi
Eksantrik Egzersizin Subakromial Sıkışma Sendromlu Hastalara Etkisi: Sistematik İnceleme ve Analiz
Subakromial sıkışma sendromu, çoğunlukla tendinopatiyle beraber, birinci basamak sağlık hizmetlerinde yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda egzersiz tedavisi etkiliyken, hangi tip egzersizin etkili olduğu açık değildir.
Eksantrik egzersizin alt ekstremitedeki benzer tendinopatilerde etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bu araştırmanın amacı, diğer egzesizlerden farklı olarak eksantrik egzersizin subakromial sıkışma sendromlu hastalardaki ağrı ve fonksiyonel yeteneğin kazanılmasında nasıl bir rol oynadığını araştırmaktır. Subakromial sıkışma sendromu yetişkin popülasyonunda oldukça yaygındır. Genel popülasyonda ise %26 oranında görülür.
Subakromial sıkışma sendromu subakromial aralığın daralması ile meydana gelir. Bu birçok nedenden dolayı gerçekleşebilir. Birincil olarak, yapısal değişiklikler veya önceden mevcut olan acromion morfolojisindeki bozukluklardan kaynaklanabilir. İkincil olarak çok çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir, rotator cuff sendromu, tendinopati, subakromial bursanın inflamasyonu gibi.
Eksantrik egzersizler kas aktivitesinin germe fazında yapılan egzersizlerdir ve normalde yüksek şiddetlidir. Eksantrik egzersizin yararlarıyla ilgili bir hipotez de hasarlı tendonlardaki neovaskülerizasyonları geriye döndürmesidir. Aşil tendinopatilerinde eksantrik egzersizlerin şişmeyi ve neovaskülerizasyonları azalttığı çalışmalarla gösterilmiştir. Subakromiyal sıkışma sendromlu hastalarda supraspinatusun tendon hasarlarının histolojik incelemeleri, patellar ve aşil tendonu yaralanmalı hastalarda görülene benzer şekilde, tendonda değişiklikler olduğunu göstermiştir.
Metodoloji
Tedavi sonrası sonuçlar; önceden planlanmayan iki alt grupta analiz edilmiştir: altı ila sekiz hafta ve on iki hafta. Orta ve uzun vadeli sonuçlar raporlandığında 1 yıla en yakın zaman noktaları şeklinde analiz edilmiştir. Yüksek sapma riskini çalışmaya dahil etmemenin sonucu etkileyip etkilemeyeceği araştırılmıştır. Dahil edilen çalışmalarda egzersiz rejimleri hem benzerlikler hem de farklılıklar göstermiştir.
Tüm müdahaleler, aşağıdaki egzersizlerden birine veya ikisine birden odaklanmıştır: omzun nötr pozisyonda omuz dış rotasyonu ve skapüler düzlemde başparmak yukarı bakacak şekilde omuz abdüksiyonu. Tüm çalışmalarda elastik egzersiz bantları ve / veya halterler kullanılmıştır.
Müdahalenin süresi dört ila on iki hafta arasında değişmiş ve sıklık haftada iki kez ila günde iki kez arasında değişkenlik göstermiştir.
Beş çalışmada, karşılaştırıcı olan direnç egzersiziydi (konsantrik veya konsantrik/eksantrik). Bir çalışmada ağrısız eksantrik egzersiz yapılmıştır. (deney grubu ağrılı eksantrik egzersiz yapmıştır.)
Yukarıda bahsedilen tüm çalışmalarda, yoğunluğun belirgin şekilde daha düşük olduğu bir çalışma dışında, deney grubunun eksantrik egzersiz protokolüyle sıklık, yoğunluk ve antrenman türü eşleştirilmiştir. Son çalışmada kontrol grubu mobilite egzersizleri yapmıştır. Çalışmaların beşinde hem deney hem de kontrol grubu için germe antrenmanı tamamlanmıştır. Bunlardan birinde hem deney hem de kontrol grubuna ayrıca bir kortikosteroid enjeksiyonu ve ergonomi ile duruş önerileri verilmiştir.
Çalışmalardaki tedavi uzunlukları dört ila on iki hafta arasında değişmekle birlikte, dahil edilen çalışmaların altısı tedavi sonrası ağrıyı ölçmüştür ve bir araya getirilmesi için yeterli klinik homojenliğe sahip olduğu düşünülmüştür. Üç çalışmada orta ila uzun vadeli etkiler (6-12 ay takip) ölçülmüştür.
Ağrı üzerine tedavi sonrası etkilerin meta-analizine 281 katılımcı ile altı çalışma dahil edilmiştir. Tedavi süresi altı ila sekiz hafta olan üç çalışmada, eksantrik egzersiz diğer egzersiz rejimlerine kıyasla ağrıda belirgin bir azalma sağlamamıştır.
Tedavi süresi 12 hafta olan üç çalışmada, eksantrik egzersiz diğer egzersiz rejimlerine kıyasla ağrıda belirgin bir azalma sağlamıştır. Toplamda, tedavi sonrası ağrı, eksantrik egzersizden sonra diğer egzersiz rejimlerine göre belirgin derecede düşük çıkmıştır.
Ayrıca, eksantrik egzersizler sırasında, ağrı deneyimlerinin daha az olduğu ve ağrının tersine dönmesinin, konsantrik egzersizler sırasında olduğundan daha hızlı olduğu bildirilmiştir. Önceki araştırmalar ayrıca, maksimum yoğunluktaki eksantrik diz ekstansiyonlarının (ancak maksimum yoğunluk yoğunluğu olmayan ekstansiyonların), kas onarımı için gerekli olan uydu hücresi aktivasyonunu artırabileceğini ve 1 RM’nin %90’ındaki eksantrik bench-press’in aynı zamanda kas ile ilişkili olarak büyüme hormonu salınımını iki katına çıkarabileceğini göstermiştir. Ancak bu derlemede yer alan çalışmaların hiçbirinde, konsantrik olarak da gerçekleştirilemeyecek kadar yüksek eksantrik antrenman yükleri bulunmamaktadır.
Henüz, rotator manşonun ağır eksantrik antenmanının etkilerinin araştırıldığı bir çalışma yayınlanmamıştır. Ancak rotator manşon tendinopatili hastalarda ağır direnç antrenmanına (konsantrik/eksantrik) bakıldığında, yapılan bir çalışmada yüksek (1 RM’nin %85’i), ve düşük (1 RM’nin %50’si) yoğunluklu direnç antrenmanı arasında bir fark bulunamamıştır. Bu nedenle, subakromiyal sıkışma sendromlu hastalarda eksantrik ve diğer direnç egzersizlerini karşılaştırmayı amaçlayan gelecek araştırmalar, ağır (1 RM’nin %80 ila %90’ı) eksantrik egzersize odaklanmalı ve açıkça tanımlamalıdır. Tendinopati için eksantrik egzersizi araştırmayı amaçlayan yedi çalışmadan sadece üçü omuz ağrısının kas tendonundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını kontrol etmiştir. Bir kas tendonundan ağrının ortaya çıktığı farklı çalışmalarda katılımcıların oranını ve akromiyon prosesinde veya bursitte, yapısal değişikliklerin primer patogenez olduğu oranı bilmek mümkün değildir. Bu nedenle bu alandaki gelecekteki çalışmaların, rotator manşonun (veya biceps brakinin uzun başının) kas tendonlarının bir veya birden fazlası arasında ağrı korelasyonu olup olmadığını ve eksantrik egzersizin açık tendon tutulumu olmayan hastalarla karşılaştırıldığında etkilerinin incelemesi için tendinopatileri kontrol etmesi ve doğrulaması gerekmektedir. Optimal egzersiz stratejisinin etkilenen tendon veya diğer primer patogenezlere bağlı olarak değişmesi muhtemeldir.
Sonuç olarak:
- Düşük düzeyde kanıtlar eksantrik egzersizin, subakromiyal sıkışma sendromlu hastalarda diğer egzersiz türlerine kıyasla tedavi sonrası ağrıda küçük ama klinik olarak önemsiz bir azalma sağlayabileceğini göstermektedir. Orta ila uzun süreli izlemede, eksantrik egzersiz diğer egzersiz türlerine kıyasla ağrıda çok az veya önemsiz bir farkla sonuçlanabilir.
- Subakromiyal sıkışma sendromu olan hastalarda eksantrik egzersizin tedavi sonrası diğer egzersiz türlerinden daha fazla orta ila uzun süreli takipte işlevinin artmış olup olmadığı kesin değildir.
- Egzersiz sırasında ağrı, ağrısız egzersizlerle karşılaştırıldığında ağrı veya fonksiyonda daha fazla iyileşme sağlamıyor gibi görünmektedir. Öte yandan, olumsuz bir etki gözlenmemiştir.
- Eksantrik antrenman rejimleri hem benzerlik hem de çeşitlilik göstermiştir. Altı ila sekiz haftalık müdahale sürelerinin, tesir bakımından 12 haftalık bir müdahale süresiyle benzer olduğu gösterilmiştir.
- Sıklık ve yoğunluk için kesin sonuç yoktur fakat daha yüksek yoğunlukta egzersiz yapmak daha iyi sonuçlar verebilir.
- Egzersiz türüne gelince, sadece nötr omuz ile omuz dış rotasyonu ve tam egzersiz çalışılabilir. Optimal egzersizin, altında yatan tendinopatiye bağlı olarak değişmesi muhtemeldir.
Hazırlayan: Ece Yüksel