No products in the cart.
Yaşlanan nüfusumuzda, bireylerin mümkün olduğunca uzun süre bağımsız yaşamlarını sürdürebilmeleri büyük önem taşımaktadır. Günlük yaşam aktivitelerinin en temel olanlarından biri olan oturmadan ayağa kalkma (STS) hareketi, yaşlıların bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkilemektedir. Bu hareketin zorlaşması, bireylerin sosyal yaşamlarından kopmasına, depresyona girmesine ve hatta bakım evine yerleştirilmelerine neden olabilir. Bu yazıda, STS hareketinin fizyolojik mekanizmaları, belirleyicileri ve klinik önemi detaylı bir şekilde incelenecektir.
STS Hareketinin Fizyolojik Mekanizmaları
Otur-kalk hareketi, vücut kütle merkezinin stabil bir pozisyondan daha az stabil bir pozisyona geçiş gösterdiği kompleks bir harekettir. Bu hareket sırasında birçok kas grubu ve eklem bir arada çalışır. Roebroeck ve arkadaşları, STS hareketini vücut kütle merkezinin yukarı doğru hareketi olarak tanımlamışlardır.
STS hareketi aynı zamanda fazlara bölünmüş, kinematik veya kinetik değişkenler ile de açıklanır. Schenkman ve ark. 4 faz süren bir tanımlama yapmışlardır.
- Faz 1 (fleksiyon momentum fazı) hareketin başlatılması ile başlar, kalça koltuktan kalkmadan hemen öncesinde sona erer.
- Faz 2 (momentum transfer fazı), kalça kalktığında başlar ve maksimum ayak bileği dorsifleksiyonu kazanıldığında sona erer.
- Faz 3 (ekstansiyon fazı), maksimum dorsifleksiyon kazanıldıktan hemen sonra başlar ve kalça, bacaka ve gövde ilk ekstansiyona geldiğinde sona erer.
- Faz 4 (stabilizasyon fazı) kalça ekstansiyonuna erişildiğinde başlar ve stabilizasyon ile ilgili tüm hareketler tamamlandığında sona erer.
STS hareketini incelemek, hareketin nasıl gerçekleştiği hakkında bilgi sahibi olmaktan geçer. STS hareketi klinik testlerde sıklıkla kullanılır. Bu testlerde STS sonuçlarının ölçümü, kuvvet düzlemleri, video analiz, optoelektronik sistemler, gonyometre ve akselerometre kullanılarak yapılabilir.
STS Hareketini Belirleyen Faktörler
Sandalye birincil faktörlerden biridir.
Koltuk yüksekliği: Koltuk yüksekliğini azaltmak bu hareketi zorlaştırır. Yaşlı insanların bu harekette başarılı olması için gerekli olan minimum yükseklik, alt bacak uzunluğunun %120’si kadar olmalıdır. Alçak koltuk, ayağa kalkmak ve stabilizasyon sağlamak için kalça açısal hızında bir artışa sebep olmaktadır. Sağlıklı genç bireylerde, koltuk yüksekliğini, diz yüksekliğinin %115-%65 oranında alçaltmak, ayağa kalkarken gerekli olan gövde fleksiyonu açısal hızını %100 artırır.
Alçak koltuk yüksekliği, gövde, diz ve ayak bileğinde açısal değişikliğe sebep olur. Koltuk yüksekliğini değiştirmek, kalça ve dizde ihtiyaç duyulan maksimum momenti etkiler. Koltuk yüksekliğindeki değişiklik, vücudun biyomekanik ihtiyaçlarını değiştirir (örn : vücut kütle merkezini daha büyük mesafede hareket ettirmek) yada bozulmuş bir stratejiye (örn : bozulmuş bir stabilizasyon stratejisi) sebep olur.
Kol desteği: El pozisyonu, kol desteği yüksekliği ve açığa çıkarılan momentler bu parametre ile ilişkili sorunlardan bir kaçıdır. Kol desteği kullanmak, diz ve kalçada oluşan momentleri düşürür.
Sandalye çeşidi: Bir çalışmada koltuk sırt desteğinin arkaya yaylanması, vücut kütle merkezini arkaya alması nedeni ile negatif etkiye sebep olabileceği önerilir. Ejektör mekanizmasının kullanılması diz ve ayak bileği momentlerinde bir fark yaratmaz.
Koltuk arkalığı: Arkalık kullanımının STS performansına etkisi belirsizdir.
Stratejik Değişkenler
Hız: Hızın artışı, kalça fleksiyon, diz ekstansiyon ve ayak bileği dorsifleksiyon eklem momentlerini artırır. Hızlı bir STS performansı kısa fleksiyon ve momentum-transfer fazına sebep olur. Bir çok çalışma, yaşlı kişilerin STS performası sırasında hızlarını artıramadığını ortaya koymuştur.
Ayak pozisyonu: Arkada yerleştirilen ayak ile hareket daha kısa sürede gerçekleşir. Önde yerleştirilen ayak ile pre-ekstansiyon fazının süresi artar.
Gövde pozisyonu/hareketi: Başlangıçtaki gövde pozisyonunun daha fleksiyonda olması zirve destek momentlerini değiştirmez ancak bu momentin süresi artar. Ayrıca, ekstansiyon fazının da süresi artar. Gövde dik pozisyonda değilken STS’ye başlamak kinetik ve kinematiği etkilemektedir.
Maksimum gövde fleksiyonunda STS stratejisi kalçada kinematik değişikliklere sebep olurken, ayak bileği ve dizin eklem hareket açıklığında bir değişikliğe sebep olmaz. Maksimum fleksiyon stratejisini kullanmak, normal kalkışa göre diz eklem momentlerini %27 daha çok azaltır.
Kol hareketi: Yaşlılarda ve hatta bazı gençlerde kol desteği ile kalkış sık görülür. Bireyler kollarını destek için kullandıklarında vücut kütle merkezi öne hareket etmektedir. Kol kullanımını sınırlamak, ayak bileğinde açısal yer değişimlere sebep olur. Bu sonuç, kısıtlanmış kol kullanımında ayak bileği eklem hareketindeki farklılıkların bir düzeltme stratejisi olarak kullanıldığını göstermektedir.
Klinik Önem ve Öneriler
STS hareketi, fizyoterapi değerlendirmelerinde sıklıkla kullanılan bir testtir. Bu test sayesinde, bireyin hareket kabiliyeti, kas gücü, denge ve koordinasyon gibi birçok parametre değerlendirilebilir. STS performansını etkileyen faktörleri bilmek, fizyoterapistlere daha etkili tedavi programları hazırlama imkanı sunar.
Değerlendirme: STS değerlendirmesi sırasında, sandalye yüksekliği, kol desteği, ayak pozisyonu gibi faktörler standardize edilmelidir.
Tedavi: STS performansını artırmak için güçlendirme egzersizleri, denge egzersizleri ve fonksiyonel aktiviteler yapılabilir.
Önleme: Düzenli fiziksel aktivite, dengeli beslenme ve düşme riskini azaltıcı önlemler alarak, yaşlı bireylerin STS performansını koruyabiliriz.
Oturmadan ayağa kalkma hareketi, yaşlı bireylerin bağımsızlığını korumaları için kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, STS hareketinin fizyolojik mekanizmaları, belirleyicileri ve klinik önemi detaylı bir şekilde incelenmiştir. Fizyoterapistler, geriatrik hemşireler ve bu konuya ilgi duyan herkes için bu bilgiler, yaşlı bireylere daha iyi hizmet verebilmek adına önemli bir kaynak olacaktır.