No products in the cart.
Kardiyopulmoner
Doğru Nefes Almak Neden Önemli?
Solunum bütün vücut sistemlerini etkilemektedir. Optimal solunum paternleri homeostazın yani vücut dengesinin korunmasına yardımcı olur, ancak solunum bozulduğunda önemli sorunlar ortaya çıkabilir.
Fizyoterapistler, solunum düzeni bozukluklarını değerlendirmek ve tedavi etmek için iyi bir konuma sahiptir. Bununla birlikte, işlevsiz solunumla ortaya çıkan semptomları tanımak ve yönetmek için optimal solunumun anatomisini ve fizyolojisini anlamak önemlidir.
İyi Nefes Almanın Anatomisi
Havanın dış ortamdan akciğerlere taşınması iletici bolümde gerçekleşir ve sırasıyla hava; Burun boşluğu
Yutak
Gırtlak
Trakea
Bronşlar ve bronşiollerden gecer.
Burun boşlukları havayı nemlendirir, ısıtır ve filtre ederek önemli bir fizyolojik görev üstlenir. Ayrıca burun boşluklarında nitrik oksit üretilir. Nitrik oksit hava yollarının sterilize edilmesinde önemli bir rol üstlenir.
Yutak bolgesi ses tellerini barındırır ve üst bölgesi hava yolu basıncının düzenlenmesini sağlamaktadır. Ses kıvrımları bu basınç bölgesinin tepesine oturur ve ses oluşumu için önemlidir. Solunum paterni bozukluklarını araştırırken bu bölgenin disfonksiyonu ve işlev bozuklukları dikkate alınmalıdır.
Hava akciğerlere ulaştıktan sonra alveollere geçer ve burada ventilasyon ve perfüzyon gerçekleşir (solunum alanı).
Üç grup solunum kası vardır;
Diyafram
Göğüs kafesi kasları
Karın kasları
Diyafram, solunumla ilgili ana kas-iskelet kasıdır. Diyafram kasıldığında karın ve göğüs kafesinin alt kısmı genişler. Göğüs kafesi kasları, interkostallar, parasternaller, skalen ve boyun kasları, inspirasyon ve ekspirasyonda rol oynar. Çoğunlukla göğüs kafesinin üst kısmına etki ederler. Karın kasları ekspiratuar özelliktedir, karın ve göğüs kafesine etki ederler.
Torasik ve karın boşlukları, esas olarak, üstte gırtlak ve ses telleri, ortada diyafram ve tabanda pelvik taban ile bir kutu oluşturur. Hepsi birlikte optimal solunumu sağlamak ve ayrıca intra-torasik ve intra-abdominal basıncı korumak / modüle etmek için birlikte çalışır.
Diyafram, karın içi basıncı artırmak, bağırsak hareketliliği, dışkılama, idrara çıkma ve doğum gibi süreçleri güçlendirmek için karın ön duvarı kaslarıyla birlikte çalışır. Diyaframın hareketi bir pompa görevi görür. Nefes alındığında, diyaframın inişi göğüs içi basıncını azaltır ve karın içi basıncını arttırır. Bu basınç inferior vena kava nın oksijensiz kanı sağ atriyuma itmesine yardımcı olur. Ayrıca lenfatik harekete yardımcı olan abdominal lenf damarlarını da sıkıştırır. Benzer şekilde, soluk almada beyin omurilik sıvısı beyne doğru pompalanırken, soluk vermede geri iletilir.
İyi Solunumun Fizyolojisi
Solunumun temel amacı, oksijenin solunması ve karbondioksit (CO2) ekshalasyonu ile elde edilen homeostazısürdürmektir. Bu işlem pH ı stabilize eder. İnsan vücudundaki normal pH aralığı 7,35-7,45 olup, ortalama 7,4 tür. Vücuttaki her organ sistemi bu pH dengesine bağlıdır. PH, hem solunum hem de renal sistem tarafından modüle edilir.
Solunum paternlerini değerlendirirken, önce istirahat halindeki bir hastayı değerlendirmek ve daha sonra hastayı harekete geçirerek hareket esnasında ve toparlanmada hasta değerlendirilmesi önemlidir. Çünkü semptomlar genellikle dinlenme esnasında açığa çıkmaktadır. Hastalar genellikle yetersiz solunumdan şikâyet edeceklerdir.
Solunum hızı ve derinliğinin ana faktörü kan dolaşımındaki karbondioksit miktarıdır (PACO2). Normal dinlenme PACO2 40 mmHG`dir. PACO2 deki değişiklikler sonucu ortaya çıkan PH değişiklikleri hidrojen iyonu pompalama mekanizmaları ile kontrol edilir. Kandaki CO2 seviyesindeki değişiklik oksijen seviyelerinden daha duyarlıdır. CO2 basıncındaki değişiklikler vücudun çeşitli mekanizmalarındaki değişiklikler ile düzenlenmektedir. Örneğin kandaki CO2 basıncının yükselmesi durumunda merkezi ve periferik uyarıcılar solunum hızını artıracaktır. Böylelikle kandaki CO2 seviyesi normal değerlere çekilecektir. Bir diğer örnek ise nefesimizi tuttuğumuzda öncelik olarak vucudumuz fazla olan CO2 in atılmasını sağlamak için ilk olarak nefes almak yerine nefes vererek tepki verir. CO2 her 1mmHG artışında dakika solunum sayısında ortalama 1 ila 4 litre/dk artış olacaktır.
Vücudumuz aşırı nefes aldığımızda (hiperoksi), CO2 değişimlerine göre daha az tepki göstermektedir ve yalnızca merkezi kemoreseptörler artan solunuma yanıt verecektir. Aşırı nefes alma kanda hipokapniye (kandaki karbondioksidin azalmasına) yol açar. Hipokapni hafif olduğunda, sağlıklı insanlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olma eğiliminde değildir, ancak yaygın hipokapni belirtileri parestezi, çarpıntı, kas krampları ve nöbetlerdir. Bununla beraber hipokapni çeşitli patolojik süreçlere de sebep olabilir.
Hipokapni durumunda beyine kan taşıyan serebral arter daralır, ilk belirti olarak baş dönmesi ve düşünme netliğinin azalması ortaya çıkabilir. Serebral korteks denilen planlama, mantık ve düşünmeden sorumlu olan alan etkilenir. Daha sonra ise ilkel refleksleri tetikleyen amigdala alanı da dâhil olmak üzere etkilenecektir. Kandaki karbondioksit basıncındaki her 1 mmHG azalma kan akışında %2 azalma ile sonuçlanır.
Hipokapninin diğer bir etkisi de hemoglobinin oksijen alımını değiştirir. Karbondioksit basıncının düştüğü aşırı nefes alma durumlarında oksijen ve hemoglobin bağlanır ama ayrışması daha zor olur. Bu durum çevresel dokularda ve organlarda oksijen salınımının bozulmasıyla sonuçlanır. Bu durum, solunum paterni disfonksiyonu olan hastalarda nabız oksimetresinde gösterilen % 100 satürasyon değerlerini açıklar.
Hipokapni ayrıca kalsiyum ve magnezyum dengesine yol açacağından kas spazmı ve yorgunluk olasılığını artıracaktır. Diğer bir etkisi de egzersiz sırasında açığa çıkan laktik asit tamponlanma mekanizmaları üzerinedir. Laktik asidin vücuttan uzaklaştırılmasını engeller. Bu nedenle kronik yorgunluk şikâyeti olan hastalar, istirahatte iyi bir solunum paterni ile toparlanmaları amacıyla solunum paterni bozuklukları açısından değerlendirilmelidir.
İyi Solunumun Psikofizyolojisi
Otonom Sinir Sistemi
Otonom sinir sistemi (OSS) üç daldan oluşur: sempatik sinir sistemi (SSS), parasempatik sinir sistemi (PSS) ve enterik sinir sistemi (ESS). Genel olarak, SSS aktivasyonu, artan bir aktivite ve dikkat durumuna (yani, savaş veya kaç tepkisi) neden olacaktır. Kan basıncı ve kalp hızı artar ve gastrointestinal peristaltizm (bağırsakların sindirim hareketi) durur. Aksine, PSS dinlenme ve sindirim sistemidir. Kalp atış hızını ve kan basıncını düşürür ve peristaltizm ve sindirimi yeniden başlatır. Kas-iskelet sistemi dahil olmak üzere vücuttaki çoğu dokuyu harekete geciren SSS nin aksine, PSS yalnızca başı, iç organları ve dış genital bölgeyi innerve eder.
Dinlenme sırasında iyi bir solunum paterni; yavaş, düşük şiddetli ve burun yoluyla yapılan, PSS’ ini aktive eder. Dinlenme durumunda bozulan hızlı, yüksek hacimli ve düzensiz solunum, SSS baskın hale getirecektir. Bu da vücut dengesine olumsuz etki edecektir ve tükenmişlikle sonuçlanan bitkinliğe yol açacaktır.
Amigdala
Amigdala, hafıza oluşumunun yanı sıra duyguları ve davranışları kontrol eden limbik sistemin bir parçasıdır. İyi bir şekilde nefes aldığımızda beyin frontal korteksten uygun kan akışı ile tamamen oksijenlenir. Bu model bozulursa amigdala aktifleşir ve bu da fazla nefes almaya ve panik, kaygı ve korku döngüsüne neden olur.
Solunum hızını bilinçli bir şekilde azaltarak amigdalanın aktivitesi azaltılabilir, bu da mantıklı düşünmeyi geliştirebilir. Nefes alma eğitimleri sırasında her nefesin sonunda duraklama süresini uzatmak yardımcı olabilir. Bu nedenle stres, kaygı ve panik atak durumlarında derin, uzun ve doğru solunum egzersizleri bu problemlerle mücadele etmeye ve mantıklı düşünmeye yardımcı olacaktır.
Ağrı ve Solunum
Ağrı algısı kişiden kişiye değişmekle beraber kişinin tamamen deneyimleri ile ilişkilidir. Solunumun ağrıyla ilişkisi vardır ve etkisiz solunum ağrı eşiğinin azalmasına neden olur. Ağrı algısı genellikle solunum hızlarında artışa sebep olur. Özellikle abdominal ve pelvik ağrısı olanlar, karın kaslarını solunum sırasında kullanmaktan çekinir bu da göğüs solunumu ile sonuçlanır. İyi nefes alan kişiler bu süreçten daha az etkilenirler ve özellikle bu tip hastalar üzerinde uygulanan solunum eğitimi ağrı ile baş etmede de faydalıdır.
Normal Solunum Paterni
Normal solunum paterninde hava burundan alınır ve karnımıza kadar uzanır. Solunum hızı yaşam boyunca değişiklik gösterir;
Bebeklikte 35-58 solunum/dk
Çocukluk çağında 15-22 solunum/dk
Ergenlikte 12-16 solunum/dk
Yetişkinlikte 10-14 solunum/dk
Normal solunum paternini düzenli olmalı ve nefes verme süresi nefes alma süresinden biraz daha uzun olmalıdır. Nefes verme sonunda hafif bir duraklama olmalıdır. Bu patern vücut dengesi ve vücudun pH`i için çok önemlidir.
Normal solunum paternini değiştiren birçok neden vardır. Solunumun ağızdan başlaması solunum düzeni bozuklukları olan hastalarda yaygındır. Gün içerisinde yorgunluk hissi, baş ağrısı, iştahsızlık, öğrenme güçlüğü, konsantrasyon kaybı ve uyku bozukluğu gibi problemlere neden olduğu bilinmektedir.
Bir diğer faktör de çevresel sebeplerdir. Özellikle sıcak ve nemli bir ortamda nefes almak solunum paternini etkilemektedir. Temiz olmayan hava koşulları da yeterli oksijenin alınamamasına ve solunumun hızlanmasına sebep olur.
Hormonal faktörler özellikle kadınlarda solunum paternini olumsuz etkiler. Progesteron hormonu solunum uyarıcısıdır ve kadınların ovulasyon dönemlerinden sonra en yüksek değerine ulaşır. Hamilelikte de bu hormon fazla olduğundan özellikle hamilelik süresinde doğru solunum egzersizleri önerilmektedir.
Normal solunum paternini bozan diğer durumlar;
Ateşli viral enfeksiyonlar
Yüksek rakım
Kafeinler ve ilaçlar
Stres, anksiyete, yorgunluk
Uzun süre dijital cihaz kullanımı
Bu sebeplerin her biri bozulmuş solunum paterninin alışkanlık haline gelmesine sebep olur. Kişiler bu durumların etkisinden kurtulsalar da solunum disfonksiyonu devam edebilir.
Özet olarak fizyoterapistler, hastaya normal solunum paternini eğitirken, aşırı nefes almanın etkileri konusunda bilinçlendirmelidir. Doğru solunum paterni burundan alınan, zahmetsiz (yani solunum iş yüküne sebep olmayacak), yavaş ve karın solunumunun aktif olduğu bir şekilde olmalıdır. Hastanın işlevsiz solunum paterni döngüsünü kırmasına yardımcı olmalıdır. Hasta solunum paternini etkileyen sebepler konusunda bilinçlendirilmeli ve bu durumlara maruz kalması durumunda alması gereken önlemler belirtilmelidir. Bu da bozukluklara sebep olan değişimlere hastaların adapte olmasına ve iyi bir koruyucu reaksiyon göstermesine sebep olacaktir. Ayrıca psikolojik faktörlerde bu süreçte göz ardı edilmemelidir.
İyi nefes almak ile birçok olumlu sonuçlar ortaya çıkacaktır;
Gelişmiş hücresel etki, metabolizma ve mitokondri işlevi
Gelişmiş sindirim, duruş, stabilite ve ses kalitesi
OSS ve ağrı surecinin düzenlenmesi
Endişeli zihinleri gevşetme / sakinleştirme yeteneği
Daha fazla otokontrol becerisi
Hazırlayan: Fzt. Nuri Sengir
Daha fazla oku: Covid-19 ve Pulmoner Rehabilitasyon